Subscribe Us

header ads


YENİ BİR DİN SCİENTOLOGY





Scient, yani 'bilim' sözcüğünden türediği için insanların kafasında bir 'bilim dini' imajı yaratsa da, Scientology esasında bilimden ziyade 'bilim kurgu'ya daha yakın bir çizgide yer alan popüler bir dindir.
Resmi olarak bazı ülkelerde 'din' olarak tanınmakta, bazı ülkelerde 'tarikat' olarak geçmektedir. Scientology için bir materyalist-mistizm dini ifadesi kullanılır. Aynı zamanda inanç öğretilerinde Budizm, Hinduizm ve Hıristiyanlık'tan etkilenmiş bir akımdır.
Din tarihi uzmanı akademisyenler tarafından Scientology, 21. yüzyılın en belirgin dinlerinden biri olarak tanımlanır.
Scientology akımının kurucusu Ron Hubbard’tır. Bir röportajında
“Kelimesi bir cent'e yazmak saçmalıktır. Eğer biri gerçekten 1 milyon dolar kazanmak istiyorsa, bunun en iyi yolu kendi dinini kurmasıdır.” Demiştir.
Hubbard, İkinci Dünya Savaşı'nda ABD ordusunda görev almış bir deniz subayıydı, ancak intihar eğilimi olduğu öne sürülerek orduyla ilişiği kesilmiştir.
Sonrasında Hubbard bilim kurgu yazarlığına adım atmıştır. Bu alanda çok başarılı olduğu söylenemez, ama onu Scientology inancının temellerini atmasına götüren olay Dianetic kitabı oldu.
Psikolojinin reddedilmesi, psikiyatrinin hayatın hiçbir alanına sokulmaması Scientology'nin temel öğretilerinden biridir. Psikoloji biliminin bir para tuzağı olduğuna değinilir.
İnancın temel kitaplarından kabul edilen dianetics, bunun yerine geçmiş bir bilim olarak öne sürülür. Dianetiks: Ruh Sağlığının Temel Bilimi kitabında şöyle açıklanıyor,
Bundan 75 milyon yıl önce Xenu adında kötü bir savaşçı diğer gezegenlerdeki yaşayanları öldürüp ruhlarını dünyaya getirir. “Tetan” isimli bu ruhlar atmosfere yayılır ve insanların bedenlerine girer.
Thetan ya da body thetanlar, Scientogy inancına göre insan ruhuna yapışabilen, vücudu yönetebilen bir yapıdır. Radyoaktif ruh olarak da açıklayabiliriz. OT olarak geçen 'Operating Thetan' ise tam özgürlüğe kavuşmuş bir bedeni temsil eder ki ünlü Scientolojist Tom Cruise da bu seviyededir.
Scientology akımında OT seviyesine gelenlerin evrenin sırrına vakıf olabileceği yer alır. Ancak 1990'larda internette yayınlanan metinlerde bu sırrın şu şekilde olduğu ifade ediliyor;
75 milyon yıl önce farklı galaksileri yöneten Xenu adlı hükümdar, nüfus sorununu çözmek için 13.5 trilyon varlığı bir uzay gemisine bindirir ve dünyaya gönderir. Dünyaya gelen bu varlıkların bazıları, atmosferde çeşitli tuzaklara takılarak Hristiyanlık ve diğer dinler gibi yanlış düşüncelere teslim olur .
 Bu yanlış düşüncelerden kurtulup tam özgürlüğe ulaşmak içinse belirli dini uygulamalardan vazgeçmek gerekiyor.
Scientologistler bu ruhları bedenlerden kurtarma amaçlı çalışmaktadır.
Hubbard, kullandığı elektrometre adlı bir cihaz ile kişideki akımı ölçerek ruhsal durum analizi yapılabileceğini öne sürmüştür. Bu cihaz Scientology kiliselerinde düzenlenen seanslarda yer almaktadır.
Mertebelere göre özel seanslar düzenlenmektedir ve karşılığında bir ücret  söz konusudur.
Görmekte olduğunuz fotoğraf South Park'ın Scientology'yi konu alan bir bölümünden. Bu bölümün ardından Scientology'nin South Park'a verdiği tepikiye ise videonun ilerleyen dakikalarında değineceğiz.
Gerçekten para kazanmanın kolay yolu bir dinin kurucu mensuplarından olmak, olsa gerek. Aslında Hubbard’ında dianetiği kullanarak yapmak istediği tam olarak buydu. İnancın din olarak kabul görmesiyle de, devlete karşı vergiden muaf olabildiler.
Ron Hubbard, Scientology akımına dahil olmak isteyenlere ciddi ücretler karşılığında ders veriyordu. Bu insanlar 1950'lerde dianetik eğitimleri için ders başına 500 dolar gibi bir rakam ödedi.
Scientology akımının bugün 10 milyonun üzerinde üyesi, binlerce kilisesi, milyarlarca dolarlık serveti ve birçok ünlü müridi var.
60 yıllık gelişim sürecine bakıldığında, Scientology'nin ilerleyiş hızının oldukça yüksek olduğu görülebilir. Bunun birçok sebebi bulunuyor ama uzmanlara göre 'ünlülere oynayan' bir kilise bunun en önemli sebebi.
Ron Hubbard, Scientology'nin Hollywood dünyasında etkili olması için çaba göstermiştir ve 'Project Celebrity'yi' yani ünlü insanları akıma dahil etme projesi'ni hayata geçirmiştir,
Bu sayede Scientology gündemde öne çıkmaktadır. Kiliselerin açılışında Tom Cruise, etkinliklerinde John Travolta gibi isimler boy göstermektedir.

Scientology inancında öne çıkan önemli inanışlar şöyledir,
·         Bütün insanlar aslında ölümlüdür ve Scientology sayesinde tanrısal bir varlığa ulaşmaları mümkündür.
·         Psikiyatrik pratikler bireyin sağlığı için zararlıdır.
·         'Sessiz doğum' yapılmalıdır. Yani çocuğun doğum anı mümkün olduğunca sessizlik içinde meydana gelmelidir ki, çocuklar ileride de sükûnet içinde huzurlu bir yaşam sürebilsin.
·         Elektropsikometre (E-metre), acıyı ölçebilen bir makinedir. Makineye bağlı iki teneke kutuyu elinde tutan insanın, acı anıları iletilir.
·         Narconon, Scientolojistlerin uyuşturucu rehabilitasyon programıdır ve bağımlılıktan kurtulmanın tek yoludur.
·         Eşcinsellik ve mastürbasyon da dahil olmak üzere her türlü cinsel 'sapma' yanlıştır.
·         İnsanlar çoğu hastalığı kendileri yaratır.

Scientology'nin eski üyeleri, bu akımda söz konusu olan bazı ilginç uygulamaları, tüyler ürperten gerçekleri itiraf etmiştir.

Scientology paramiliter kanadı Sea-Org'da Hubbard'ın belirlediği 'Ethics' adlı ahlak metinlerinde cezai yaptırımlar belirtilmiştir. Çocuk yaşta sıkı bir eğitimle girilen Sea Org'da ceza gerektiren durumlara sebep olmanız durumunda sıkı şartlar altında çalıştırılıyor, Hubbard'a ait olan geminin onlarca metre yükseklikteki güvertesinden atılıyordu.
Bunun dışında ABD'de yerinin tam olarak bilinmediği, delik olarak ifade edilen çukurlar bir cezaevi olarak kullanılıyor. Buralara yalnızca alt kesimden üyelerin değil aynı zamanda en üst düzey yöneticilerin bile, Scientology liderinin bir kelimesi ile gönderildiği söylenmektedir.
Onlarca gün ağır şartlarda çalıştırılan, yemek artıkları ile beslenen insanlara tuvalet pisliklerinin dilleri ile temizlendirilmesi gibi iğrenç cezalar dahi uygulanmaktadır.
Scientolojistlere göre, tam özgürlüğe ulaşmak için aydınlanma yolundan geçmek gerekiyor.
Aydınlanma yolu içinse, vücuttaki elektrik akımlarını ölçüp bilinçaltını 'denetleyen' e-metreler ile belki binlerce denetlemeden geçmek gerekli.
Scientology'nin gizemli paramiliter yapısı Sea-Organisation, Scientology'nin özel donanma gücü olarak biliniyor. Eski tarikat üyelerinin itirafları dışında, bu yapı ile ilgili çok bilgi bulunmuyor.
Scientolojist ailelerden gelen çocuklar, 7-10 yaşlarında Sea-Org bünyesine çeşitli eğitimler ve uygulamalarla katılabiliyor.
Jenna Miscavige Hill, henüz 7 yaşındayken Sea-Org ile milyar yıllık bir kontrat imzaladığını itiraflarında belirtiyor. Milyar yıllık sözleşmeler Scientology için alışılmadık bir tabir değil, reenkarnasyon inancının da yer bulduğu bu inanç sistemi, bu tarz ifadelerle 'tüm ruhunla hizmet edeceksin' mesajı veriyor.
Scientology 1954'te, Sea Org ise 1967'de deniz kuvvetlerinde bir subay olarak görev alan  Hubbard tarafından kurulmuştur.
Scientogy dinine mensup kişiler, kendilerini dünyayı kurtaracak bir doktrinin tek sahibi olarak görmekte ve bunu misyon olarak kabul ederler.
Scientology için, 'din mi şirket mi' tartışmaları doğduğu günden bu yana sürüyor. Fotoğraftaki protestocu, 'din ücretsizdir, Scientology her şeyi ücretlendiriyor' yazılı afişi taşıyor. Ayrıca Bedensel ve zihinsel engellilerde Scientology üyesi olamıyorlar.
70'li yıllarda Scientology yayılmaya başlayınca, devlet tarafından kontroller başlamıştı. Kiliseyi eleştirenlerin sayısı artıyordu, ve Scientology buna karşı geniş çaplı bir operasyon başlattı.
Operation Snow White olarak bilinen bu operasyon sonucunda birçok devlet kurumundan, elçiliklerden, konsolosluklardan, ajanlardan gizli belgeler bir şekilde edinilmiş ve Scientology'i eleştirenlere karşı bir silah olarak kullanılmıştır. Videonun başlarında değindiğimiz South Park çalışanlarının başına gelen de bu durumdan  çok farklı sayılmaz.
'Scientolojistlerin inandığı Xenu' başlığı ile bir bölüm yayınlayan South Park, Scientology tarafından çok ciddi bir soruşturma geçirmiştir.

Olayın arkasındaki isimlerin telefon kayıtları. banka kayıtları, kişisel mektuplar gibi bilgilerin muhbirler aracılığı ile elde edildiği, hatta kullandığı ilaçlar, tercih ettiği içkilerin bile çöpler incelenerek öğrenildiği bir Scientology yetkilisi tarafından açıklanmıştı.
Bu durum Operation Snow White olayının onlarca yıl aradan sonra bile çok fazla değişmediğini gösteriyordu.
Scientologye getirilen  eleştirilerden biride Hollywood tarikatı olarak adlansırılmasıdır,  bunu sebebi, birçok holywoood oyuncusunun bu yapıya dahil olmasından kaynaklanmaktadır.Bu ünülerin başındaysa  Scientology'nin yılmaz elçisi Tom Cruise gelmektedir. Cruise birçok kilise açılışında ve etklinliklerde boy göstermekten hiçbir zaman kaçınmamıştır. John Travolta da bir Scientolojist üyesidir.
Going Clear belgeselinde son dönemde Travolta'nın Scientology'den ayrılmak istediği ancak yapılanmanın elinde Travolta ile ilgili belgeler bulunduğu ve bu belgelerin sızdırılmasını istemediği için bunu yapamadığı iddia ediliyor. Travolta daha önceki açıklamalarında, aktörlük kariyerindeki başarısında Scientology'nin önemli bir payı olduğunu söylemiştir.
Scientology’nin dinmi yoksa şirketmi olduğu sorusu, yapı ilk ortaya çıktığında da gerek insanlar gerekse devlet kurumları tarafından sorulmuştur.
E-metre olarak bilinen insan vücudundaki elektrik akımını ölçen cihazlar ile yapılan uygulamalar, kiliseye ödenen diğer ücretler düşünüldüğünde bugün Scientology'nin değeri birkaç milyar dolarla ifade edilmektedir. Din mi şirket mi? sorusunun dillendirilmesi de o kadar garip değildir.
Ancak 1970'li yıllarda FBI'ın Scientology'ye karşı başlattığı operasyonlar sonrasında Scientology yöneticileri, devlet kurumu içinde kilise ile ilgili belgelere bir şekilde ulaşmış ve onları yok etmiştir. Öyle ki Snow White Operasyonu olarak bilinen bu olayların sonrasında, ABD'de özellikle vergi gibi konularda öneme sahip kurumlardan hem birçok belge çalınmış, hem de paralel bir yapılanma kurulmuştur.
Scientology, bazı ülkelerde din, bazı ülkelerde ise tarikat olarak kabul görüyor. Ancak yine de mesafeli duruldukları söyleyenebilir.
Berlin'deki Scientolgy kilisesi önünde çekilmiş bu fotoğraf bunu özetliyor. 'Stop' ile başlayan bu uyarı yazısında;
Scientology'nin uygulamalarının takip edildiğini ve demokratik bir toplum için tehlike oluşturabilecek türden bir yapı olduğu konusunda insanlar uyarılıyor.
Scientology'ye mensup bir Türk olan İhsan Göktaş, yapıdan kurtulmak için Türkiye'ye yerleşen bir isim.
Aynı zamanda Ergenekon Davası'nda tutuksuz sanıklardan biri olan  İhsan Göktaş Scientology ve Gülen cemaati ile ilgili yaptığı enteresan açıklamalarından birinde  basına şunları söylemiştir.
“Fethullah Gülen grubu ile ABD'de işbirliği yapan Scientology tarikatının Türkiye'de deşifre edilmesi döneminde Eyüp yolu üzerinde silahlı saldırıya uğradım. Amaçları bu bilgiler basına yansımadan önce benim toprağın altında olmamdı. Scientology tarikatı peşimde olduğu için 3 yıl önce Türkiye'de koruma talebinde bulundum. Ancak koruma verilmedi. Korumam olmadığı için Türkiye'de adresimi kasıtlı olarak bildirmiyordum. Örgüt beni hemen bulur. Yoksa hukuktan kaçtığım için değil. Scientology tarikatı Türkiye'de tam olarak algılanamamış çok büyük bir örgüt. Scientology tarikatı belli bir insanın etrafında çok ağır kumpaslar kurar. Normal bir insan bunun altından kalkamaz.
Scientology’nin gizemleri ve bilinmeyenleri hakkında yapılan en önemli eserlerden birisi de, sonrasında bir belgesele de ilham verecek olan 'Going Clear’ dır. 2007'de El Kaide örgütü hakkında yaptığı çalışma ile Pulitzer ödülü kazanan Lawrence Wright, bunun ardından dikkatini 'gizemli inanç akımı' Scientology'ye çevirdi ve çok tartışılan bir kitap yazdı.
Eğer Sienctology hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsanız, HBO yapımı bu belgeselide izleyebilirsiniz.

Meraklı Kanalı desteklemek için Abone  olmayı unutmayınız.  Sorgulamaya Devam ediyoruz.






Yorum Gönder

0 Yorumlar