Bir meczubun anlı şanlı silahlı kuvvetlerimizi hallaç pamuğu gibi oradan oraya savurduğuna hep birlikte tanık olduk. Yaşadığımız travma sonrasında sınav sorularını çalıp, binlerce gencin hakkını yiyerek devlette istihdam edilenler ayıklanırken oh olsun diyen diyene… Fetullahçı terör örgütünün bilmem ne imamına tuğgeneralin baş selamı vermesini de hep birlikte nefretle karşıladık. Bunları yadırgarken Diyarbakır eski BB başkanı Baydemir’in KCK savcısı! bir temizlik işçisi tarafından sorgulanmasını da yadırgayalım. Cemaat, örgüt gibi kapalı yapılar hep böyledir. Sen siyaset, ibadet yaptığını sanırsın ama liderin, şeyhin kuklası olduğunu fark edemezsin. Belediye araçlarıyla PKK kamplarına yönelik lojistik desteğin artarak sürdürüldüğünü, terörist intikallerinin dokunulmazlık zırhındaki HDP’li vekillerin araçlarıyla yapıldığını, güneydoğudaki sınav salonlarında toplu-organize kopya çekilmesi eylemlerini de unuttuk gitti. Terörist cenazelerindeki aktif katılım yanında günlük hayatın her safhasında terör örgütünün yancısı gibi çalışan bir parti var karşımızda. Terör örgütü ile organik bağı olan bir yapının demokrasiyle, parlamentoyla ne işi olabilir. Emperyalizmin uygun zaman ve zeminde ortaya çıkardığı beşinci kol enstrümanlarından sadece biri olmaktan başka ne işlevi var. Bu partiye yönelik devlet veya iktidarın tasarrufları ile Kürtlerin silaha sarılmaktan başka çaresi kalmadığını, silahın tek seçenek olarak bırakıldığını söyleyenlere şaşırıyorum. Yıllardır demokratik siyasette teröre karşı tavır alamayan, ülkeyi terör belasından kurtaracak politikaların hiçbirine yanaşmayanların silahsız mücadele yürüttüğünü mü sanıyordunuz.
İktidarın politikalarına karşı olmak adına ülkenin bütünlüğünü zedeleyecek eylem ve fikirlere kapı açmamak lazım. İktidarın yıllar içindeki tutarsız ve çelişkili politikalarından bağımsız değerlendirilmesi gereken bir durum karşısında olduğumuzun bilincine varamazsak işimiz daha da zorlaşır. Önümüzdeki günlerde muhakkak yeni gelişmeler ve değerlendirmeler de olacaktır.
0 Yorumlar